23 Mayıs 2014 Cuma

TÜTÜN YEŞİLİNDEN KÖMÜR KARASINA...

Soma Maden Faciasının olduğu günden beri hem çok üzülüyor hem de düşünüyorum... Asla ama asla unutamayacağım, unutamayacağımız ve unutmamız gereken bir facia, daha doğrusu bir katliam...
İnanılmaz çok üzüldüm ben zira, Balıkesir baba toprağım... İvrindi babaannemin, Kocaeli de dedemin köyü...
Çocukluğuma dönüyorum günlerdir. Yaz tatillerinde sahil tarafında olan babaannemlere geçmeden önce, babam dayısını ve Atatürk'ün subaylarından biri olan dedesini ziyaret için uğrardık İvrindi'ye. Büyük dede 99 yaşındaydı Onu son gördüğüm o yıl ve sonra da vefat etti. Ama zehir gibi bir hafızası vardı.... Şimdilerde talan edilen "Atatürk Orman Çiftliği'nin ilk kuruluş hikayesini O'ndan dinlemiştim... Işıklar içinde uyu büyükdede...Onunla olan sohbetlerimizden hatırlayabildiğim kadarını başka bir zaman anlatırım ama şimdi asıl konuya dönmek istiyorum...

Ali Dayı'nın İvrindi'de çok büyük tütün tarlaları vardı. Tıpkı dayı gibi, diğer tüm köylülerin de hemen hemen büyük çoğunluğunun en büyük geçim kaynağıydı tütün. 5-6 yaşlarımda iken bir keresinde babamla ikimiz dayının tarlasında kalmıştık bir gece. Hiç unutamayacağım en keyifli günlerden biriydi. Toplanmış olan tütünleri iplere dizerek, tarlalara kurulan büyük çadırlarda kuruturlardı. Onların arasında uyumuştuk o gece... Közde mısır yapmış, birçok çalışan ile birlikte yemiştik. İnsanlar mutluydu, insanlar gülüyordu. Herkes keyifle topluyordu tütününü... İvrindi gibi Ege'nin büyük çoğunluğunda, uçsuz bucaksız tütün tarlaları vardı o yıllarda...
Ve aradan yıllar, uzun yıllar geçti... Ne tütün kaldı, ne tarla, ne de tarım Ege'de. Sadece Ege'de değil, verimli topraklarımızın neredeyse tamamında artık tarım yapılamıyor maalesef...
Ve uçsuz bucaksız o yemyeşil tütün tarlalarından geriye, kömür karası hazin bir siyah kaldı... Hepimizi yasa boğan...
Yeşilliklerin içinde çoluk çocuk neşeyle çalışan tüm o köylüler, siyaha boyandılar, boyandırıldılar... Gelişmişlik bu mu...
Hep savunacağım, asla da vazgeçmeyeceğim: Bu ülkede "Köy Enstitüleri'nin Kapanması" ve "Tarımın Yok Edilmesi", bizim hazin siyaha boyanmamızın başlangıcıdır... 

22 Mayıs 2014 Perşembe

BARBARLARI BEKLERKEN

Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazaryerine?
Bugün barbarlar geliyormuş buraya.
Neden hiç kıpırtı yok senatoda?
Senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün.
Senatörler neden yasa yapsınlar?
Barbarlar geldi mi bir kez, yasaları onlar yapacaklar.
Neden öyle erken kalkmış imparatorumuz,
şehrin en büyük kapısında neden kurulmuş tahtına,
başında tacı, törene hazır?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onların başbuğunu karşılamaya çıkmış imparatorumuz.
Bir de koca ferman hazırlatmış
ona rütbeler, unvanlar bağışlayan.
İki konsülümüzle yargıçlarımız neden böyle
işlemeli, kırmızı kaftanlar giyinip gelmişler?
Neden böyle yakut bilezikler, parlak,
görkemli zümrüt yüzükler takınmışlar?
Ellerinde neden böyle altın,
gümüş kakmalı asalar var?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onların gözlerini kamaştırırmış böyle takılar.
Ünlü konuşmacılarımız nerde peki,
neden herzamanki gibi söylev çekmiyorlar?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onlar pek aldırmazlarmış güzel sözlere.
Neden bu beklenmedik şaşkınlık, bu kargaşa?
(Nasıl da asıldı yüzü herkesin!)
Neden böyle hızla boşalıyor sokaklarla alanlar,
neden herkes dalgın dönüyor evine?
Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
Bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza.
Constantino KAVAFİS