15 Ekim 2014 Çarşamba

SONBAHAR

Ne çok sıcak, ne de çok soğuktur; ılıktır hava. Gökyüzünü gri bulutlar kaplar ve Güneş çok büyük çaba sarf eder, yakıcı edasıyla ortaya çıkabilmek, ışık misali saçlarını savurabilmek için. İşte böyle Bulut ve Güneş'in saklambaç oynadıkları havalarda, çok mutlu olurum ben... Tüm yaz Güneş'in kavurduğu tenime, serinleten rüzgarlar vurmaya başladı mı hele, deme keyfime. Adı hep hüzünle anılan bir mevsim olsa da Güz, benim hep sevincimdir... 

Yağmurlar eşlik eder bu mevsime. Önce yavaş yavaş atıştırır, ferahlatır nefes aldığın her anı.. Sonra dur durak bilmeden yağar da yağar. Bazen saatler, bazen de gecelerce...O çılgınlar gibi yağan yağmur tanelerinin sesi panjurlara vurmaya başlayınca, büyük bir heyecan ile birlikte sükut kaplar içimi. Sanki tüm yılın yorgunluğunu, stresini, tozunu bu yağmurlar temizler, tazeler bedenimi... Yeniden doğarım ben her Sonbahar yağmurlarında...

Şehirler de hafifler Sonbahar'da. Yapış yapış insan seli azalır; caddelerde, sokaklarda. Herkes yavaş yavaş yuvasına çekilir... Yağan yağmurlar temizler; yazdan, kalabalıktan, gürültüden geriye kalan her şeyi. Şehirler en çok Sonbahar'da nefes alır...
Ağaçlar rengarenktir her sonbahar. Başka hiçbir mevsimde göremeyeceğiniz bir renk cümbüşü ile karşılar sizi. Yıllar önce Ankara'da yaşadığım zamanlar; hafta sonları Batı Karadeniz'in o zamanlar en sakin sayfiye yerlerinden olan Amasra'ya giderken, yol boyu bize eşlik eden ağaçlar, sonbahar da ayrı bir büyülü gelirdi bana. Gözlerimi alamazdım o sihirli renklerden. Kim bilir belki de o günlerde başladı Sonbahar ile aşkım diyeceğim ama iihhh daha da eski, çocukluğumda başladı bizim sevdamız... Hışır hışır yapraklar üzerinde uyuduğum -derinlerden bir yerden gelen- yağmurlarla coşmuş o derenin suyunun sesi ile ilk tanıştığım günü; daha dün gibi hatırlarım... Çocukluğumun ninnisi...

Ben mevsimlerden en çok Sonbaharı, aylardan da Ekim'i severim...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder