21 Şubat 2014 Cuma

ÜMİT

Puslu gri bir hava var bugün Antalya'da... Afrika'dan gelen çöl tozları Güneşimizi kapatıyormuş. İçimden dün bir arkadaşımla yad ettiğimiz Ümit Yaşar Oğuzcan'a ait bu şiiri paylaşmak geldi. Bu havaya ve içerisinde olduğumuz tatlı telaşımıza yakışır sanıyorum...


ÜMİT

Evet de 
Bütün marifetlerimi göstereyim sana 

Gör, bir kilo rakı nasıl içilirmiş 
Nasıl şiir yazılırmış aç karnına 
Nasıl yaşanırmış 
Nasıl sevişilirmiş 
Öğren 

Sana bin yıl yaşatayım bir günde 
Önce evet de ümitleneyim 
İstersen sonra hayır de. 

Ümit Yaşar Oğuzcan

20 Şubat 2014 Perşembe

İNTERNET YASAKLARI



Sabah Facebook'da gördüğüm ve okuduğum zaman "Hay yaşayasın, bu yasanın ne olduğunu, halkın daha doğru dürüst anlayabileceği bir dilde yazmışsın, kimsen Allah razı olsun..." dediğim, bu yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim. 
Yazı tamamen alıntıdır. Noktasına, virgülüne dokunmadan olduğu gibi yapıştıracağım. Belki aklımız başımıza gelir de, Internet yasasının gerisinde neler var öğrenir ve çok uzun süren kış uykumuzdan uyanırız... Eeee ne demişler "Umuttur fakirin ekmeği..."
Buyurun efendim okuyalım bakalım neymiş ne değilmiş...


"İnternetten kahve, çay fotoğrafı paylaşan, yemek paylaşan, kedi paylaşan (kedileri sevmesem de pek, hayvanlara eziyet edene ağzımdan ateş çıkartasım gelir), hashtag yaratmadan ya da başkalarının yarattığı trendleri paylaşmadan gün geçirmeyen, onu bunu şunu paylaşmadan rahat edemeyen, kısacası burada bu uzuuuuuuun yazıyı okuyacak arkadaşım.. Aç kulağını iyi dinle!


Türkiye'deki interneti kontrol altına alan nam-ı diğer sansür yasası genişletildi. Bu seni etkilemiyor zannedebilirsin, önemsiz olduğunu düşünebilirsin, "ben DNS kullanıyorum nasılsa" falan diyebilirsin, hatta hatta yapılan şeyi iyi bir şey zannediyor olabilirsin.

İşte bu söylediklerinin hepsi yanlış!

Senin sessiz kalıyor olmanı, hatta sessiz kalmayana tepki veriyor olmanı sana yakıştıramıyorum. Internettesin şu anda dikkat edersen.

Öncelikle, bazılarında olan "DNS var bende, istediğim yere girerim" şeklinde tüketici kafasındaki yaklaşımın son derece aptalca. Tamam, sen gireceksin de nereye gireceksin? 
Girdiğin yer de aynı yasaya bağlı değil mi?
Senin internetine teknik bir DNS değişikliği yapıyorlar diye olayı zahiri zannediyorsun ama o girdiğin sitelerin sahipleri, çalışanları ve yazarları, çizerleri için olay çok daha vahim. Para cezası, hapis cezası, hard disklere el koymalar var onların hayatında. İşte sırf sen sana dokunmayan yılanı saldığın için var bunlar arkadaşım.

Olaya tamamen kayıtsız kalanları da cidden anlamıyorum. Yahu daha geçen sene "Facebook bilgilerimizi dağıtıyormuş!", "Google şöyle şeytanmış" gibi şeyleri paylaşmaktan çekinmiyordun? Hatta işi abartıp, hukuk dili ile "Berner Konvansiyonu uyarınca paylaştığım fotoğraflar vs. benimdir bidibidi..." diye bir şeyler yapıştırınca hakikaten böyle yasal bir şeyler yapıyorum sanıyordun? Ne oldu o günlere? Birinin GERÇEKTEN senin yazdıklarını kayıt etmesi ve seni bunlar üzerinden mahkum etmesinin gerçeği sana fazla mı geldi? Yoksa gerçekten böyle bir ihtimali düşünmüyor musun?

Rica ediyorum, anla bunları. ANLAT bunları. Bak biber gazı yedik, cop yedik, ama bu sefer yasayı durduramadık. Şu anda YARDIRA YARDIRA geliyorlar. Durum ne bilmiyorsan,rüşvet gündemi içinde apar topar bu yasanın çıkarılıyor olmasına da uyanmıyorsan gel, anlatalım biraz.

Çünkü iş çok kötü yerlere gidiyor.

Mevcut yasa ile, yıllardır senin de görüp gülüp paylaştığın, AKP (ve diğerleri) 'nin iç yüzünü ve gerçeğini milyonlara taşıyan bir ortamdasın. Gezi eylemlerini burada gördün. 
Tekerlekli sandalyedeki adama tazyikli su sıkıldığını, bebek yaşta çocuğa gaz atıldığını burada gördün. Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülüşünü de burada izledin. Tayyibin ses kayıtlarını, villalarını, TIRları burada gördün. Yanlış mı?

İşte bunları artık İZLEYEMEYECEKSİN! Haberin bile olmayacak arkadaşım..

Çünkü bu yasa sayesinde, bu tip şeyleri paylaşan siteler, gruplar, zincirler veya URL'si olan her şey, 4 saat içinde, bir telefon ile yayından kalkacak. Hatta imkan varsa, yayınlayanların kimlikleri ile tespit ve teslim edilecekler.

Alakası dahi olmaması gereken sözde özgür bir yayın kuruluşu olan Haber Türk'ün, bir telefon ile "emredersiniz" diye yayına son verdiği bir ülkede doğrudan kendine bağlı olan bir bakanlığa bu yapılmaz mı sanıyorsun? Gerçekten öyle mi sanıyorsun?

Hal böyleyken, böyle bir risk varken, sırf sen belki okuyacaksın diye, sana bu bilgileri getirmek için kimse işini, geleceğini tehlikeye atmaz. Artık atamaz.

Bunları geçtim, "Annemlerlen Tatilyaya Gidiyoruz"undan tut, o meşhur duvar yazılarına kadar, Penguen kapaklarından tut, Bobiler paylaşımlarına kadar, geçtiğimiz dönemde, bence direnişin yayılmasında en büyük motor gücü olan MİZAH da artık bu yasa ile engel altında. Kimse de alt tarafı bir photoshop yapacağım diye ceza yemeyi, ifşa olmayı göze almaz.

Ha bunları "özel hayat ve kişilik hakları" diye kılıfını bulamazlar sanıyorsan yine yanılıyorsun.

Örneğin sana bir senaryo. Çok sevdiğin birine, mesela kardeşine,araba çarpıyor, kardeşin orada ölüyor. Çarpan kesin olarak suçlu, ve bir devlet adamının akrabası. Senin, bunu 
hukuki bir sürece götürme hakkın elbette var. Ancak hukuki süreç ne durumda biliyorsun...

İnternetten feryat etmek istiyorsun "Kardeşime çarpıp öldürdüler, suçsuz bulundular, çarpan da şu bilmemne milletvekilinin oğludur!" diye Facebook veya Twitter'de yazmak 
istiyorsun. Ama YAZAMAZSIN işte. Suç. Çünkü artık hakkını savunmak suç.

Daha da kötüye gidecek. Bak olacakları tasvir edeyim sana:

1. Her türlü konuda erişim engelleyebilen, kayıt tutan, site kapatan, ceza veren bu oluşum, önce yavaş yavaş kendisi (hükümet) aleyhindeki her düşünceyi susturmaya başlayacak. Önce yavaş yavaş, sonra hızlanarak…

2. Hükümet aleyhinde bir şeyler paylaşmak, yazmak hatta düşünmek suç kapsamına girecek (12 Eylül geri gelmesin diye AKP'ye oy verenler, size diyorum)

3. Medya zaten suskunken, internet de yavaşça uysallaşınca, sessiz, muhalefetsiz bir Türkiye oluşmaya başlayacak.

4. Hükümet, istediği tüm toplumsal mühendislikleri ve karanlık işleri, çok daha az tepki çekerek ve farkettirmeden işleyebilir olacak (Fesatın dibi ihaleler, terör örgütlerine devlet eliyle yardım, insanlık suçları, kadın haksızlıkları)

5. Senin ufak özgürlüklerin tek tek ayıp, yasak ve günah olacak. (Balığın yanına içtiğin bir kadeh rakı, internetten oynadığın oyun, iddaa, amerikan dizileri, evrim lafı geçebilen belgeseller)

6. Nesillerce düzelemeyecek ve değişmeyecek bir yeni Türkiye sureti oluşacak.

Ha bunların hepsi internet yasası sayesinde olmayacak tabi. Senin kayıtsızlığın ve bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılığın yüzünden olacak. Çünkü şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamıyorsun. Adamın birinin ülkesindesin, o adamın kafasına göre yaşıyorsun, bunu aklından çıkarma.

Eğer bu adamın birinin ülkesinden çıkmak istiyorsan, sesini çıkar, konuş, anlat, ÖĞREN..."

19 Şubat 2014 Çarşamba

SOĞUK ALGINLIĞIYLA MÜCADELE TİMİ (Anavarza Bal)

Pazar akşamından beri bu moddayım...
Uzun zamandır böyle hasta olduğumu hatırlamıyorum, hatta "Unutmuşum hasta olmayı bu ne böyle diye" inliye inleye yattım 3 gün... Ağrımayan bir tek kemiğim ya da saç telim yoktu...
İlaç kullanmayı sevmediğimi de daha önce söylemiştim sizlere. Mr Spartacüs ne kadar ısrar etse de, ne doktora gittim, ne de torba torba ilaç kullandım bu süreçte. 
Anavarza Bal, taze zencefil ve limon üçlüsünden yaptığım -soğuk algınlığıyla mücadele timi elemanları olur kendileri- macunu günde 2 kez yuttum. Üzerine de her seferinde bol limon dilimli su içerek, rahatlattım boğazı ve öksürükten boğulan ciğerlerimi...

1 Çorba Kaşığı bala, ufak bir tane taze zencefil rendeleyip, içerisinde birkaç damla limon suyu ilave ederek macun kıvamına getirin ve yutun. Ben çok faydasını gördüm, eminim sizlerin de işine yarayacaktır. Gerçi artık bunu bilmeyen kimse kalmadı galiba bu evrende...

Bu arada bal alacaksanız mutlaka deneyin bu Anavarza balı. Sahte balların cirit attığı memleketimde, gerçek balın tadına varın...

Bol sağlıklı günleriniz olsun efendim...



17 Şubat 2014 Pazartesi

MANTARLI ve ISPANAKLI OMLET

Sağlıklı ve besin değerleri açısından oldukça zengin bir tarifim var sizlere. Özellikle diyet yapanlar yada fazla kilolarından kurtulmak isteyenler deneyebilirler. Ayrıca çocuklarınıza da yedirebilirsiniz. Seveceklerini düşünüyorum.

MALZEMELER:
2 Adet Yumurta
1 Bağ Ispanak
1 Paket Mantar
1 Adet Kuru Soğan
1 Çorba Kaşığı Zeytinyağ
Kırmızı Pulbiber ve Tuz
YAPILIŞI:
Omlet tavamızı ısıtıp zeytin yağını ilave ettikten sonra, küp küp doğradığımız kuru soğanlarımızı tavaya koyuyoruz. Peşine, uzun ince (jülyen) doğradığımız mantarları da ilave ederek pişirmeye başlıyoruz. Daha sonra ıspanakları ilave edip, çok fazla pişirip ıspanağı öldürmeden 2 adet yumurtamızı kırıyoruz tavaya ve tuz, karabiber ile kırmızı pulbibiber serpiyoruz. Yumurta sayısını yapacağınız kişi sayısına göre arttırabilirsiniz bu arada. İsterseniz tüm malzemeyi harmanlar, isterseniz de yumurtaları dağıtmadan pişirebilirsiniz.  Paşa gönlünüz hangisini severse...

Pratik Bilgiler: Mantarı asla su ile yıkamayın. Her bir mantarı iyice silip temizleyerek, yıkamadan kullanın. Zira özellikle kültür mantarı, yıkandıktan sonra pişirildiği zaman, lastik gibi bir hale dönüşür...


Sofralarınızdan sevdikleriniz ve bereket eksik olmasın efendim. Afiyetler ola...