1 Şubat 2014 Cumartesi

Yeni Doğacak Bir Kız Bebek İçin Yardım Kampanyası

Trabzon Akçaabat'ta bulunan ve maddi açıdan zor durumda olan bir ailenin 1 ay sonra bir kız bebekleri dünyaya gelecek...

Maalesef bebeğin hiçbir ihtiyacını karşılayamaz durumdalar. Zıbın, tulum, çocuk bezi, biberon, kıyafet vb. gibi bir bebeğin gereksinimlerini karşılamak için yardım ricasında bulundular. 

Eğer sizler de bu aileye yardım etmek isterseniz; esrari61@hotmail.com adresinden aileye e-mail yolu ile ulaşabilirsiniz. Arzu eden olursa bende de açık adres ve telefon bilgileri mevcuttur...

Umarım en kısa zamanda tüm ihtiyaçlarını karşılarız ve sağlıklı bir şekilde, umut dolu bir dünyaya Merhaba der yavrucağız...

Şimdiden hepinize çok teşekkürler...

Not: Maddi hiçbir talepleri yoktur!


Güncelleme:100' yakın kişi okudu şu postu ama sadece 1 kişi Sevgili Zerrin Damgacı yardım talebinde bulundu... Biz ne zaman bu kadar duyarsızlaştık?Zerrin Damgacı'ya çok ama çok teşekkürler. Çok az da olsa iyi insanlar hala var...







31 Ocak 2014 Cuma

KARA BUĞDAY SALATASI

Özellikle son zamanlarda sağlıklı ve organik ürünler tüketmeye dikkat ediyoruz. Zira artık her şeyin içerisinde o kadar fazla zararlı ve kanserojen etkisi olan maddeler var ki, insan ne yapacağını şaşırıyor...


Kara buğday (Greçka) ile geçen gün tanıştım. Özellikleri arasında en önemlisi Gluten içermemesi. Diğer faydaları ise; kan şekerinin kontrolüne olan etkisi, kalp hastalıklarına ve kansere karşı koruyucu olması ve de insan vücudunda istenmeyen kolesterolün azaltılmasındaki etkisi sayılabilir. 

Pilav olarak tüketileceği gibi benim aşağıda tarifini verdiğim salata olarak da tüketebilirsiniz.

Malzemeler:
1 Su Bardağı Kara Buğday
2 Su Bardağı Sıcak Su
Taze Soğan
Domates
Maydanoz
Fesleğen
Limon
Zeytin Yağı
Kırmızı Pul Biber
Deniz Tuzu

Yapılışı: 
Bir kase içerisine yıkadığınız buğdayınızı koyun ve üzerine 2 bardak sıcak suyu dökerek, yaklaşık 2 saat üzerini kapatarak demlendirin. Bu süreçte buğday suyu emecektir. 


Suyunu çeken buğdayı salata kasesine alarak, diğer tüm malzemeleri ince ince doğrayarak karıştırın. Tuzu ve pul biberini ilave edin. Ve son olarak da zeytinyağı ve limon ile sos hazırlayarak üzerine dökün. Ben üzerine ballı hardal da gezdirerek yedim. 



Bu arada hardal da oldukça faydalı bir sos, aklınızda bulunsun. Kilo vermeye de yardımcı. İsterseniz bu salatayı kırmızı soğan ile de yapabilirsiniz ya da yeşilliklerini sevdiğiniz türlere göre çeşitlendirip, değiştirebilirsiniz. Keyfiniz neyi isterse onunla yapın ve yiyin anlayacağınız, ana maddemiz kara buğday sadece...

Son olarak domatesi tüketirken, kabuğunu soymadan tüketin derim, eğer midenize dokunmuyorsa tabii. Çünkü domatese kırmızı rengini veren lycopin, kabuğunda ve çekirdeklerinde bulunur. Özellikle bağırsaklar için faydalı ve kabızlığı önlemede etken bir maddedir. 

Afiyet olsun efendim...


30 Ocak 2014 Perşembe

AUGUST: OSAGE COUNTY


2013 ABD yapımı bir drama. Yönetmenliğini Jonh Wells'in yaptığı filmin oyuncu kadrosu muhteşem...
Çok başarılı olduklarını düşündüğüm tüm kadınlar bir araya toplanmış. Adeta "Bütün Kızlar Toplandık" filmi benim için...


Weston ailesinin dramı konu ediliyor filmde. Violet Weston rolünde izlediğimiz Merly Streep kanserdir, ağız kanseri... Gerek acılarını ve ağrılarını dindirmek, gerekse daha önceden de kullandığı için, çok yoğun bir hap bağımlısıdır. Üç tane kızı vardır. Ama sadece Ivy onlarla birlikte yaşayıp, destek olmaktadır. Diğer kızları evden çok uzaklardadır ve pek sık da uğramazlar. Ta ki babalarının ölümüne kadar. Aldıkları telefonlarla diğer iki kızı ve aileleri soluğu annelerinin yanında alırlar. 
Julia Roberts, Barbara karakterinde evin büyük kızı olarak çıkıyor karşımıza. Eşinden ayrı yaşıyor ve 14 yaşında hiç de iyi anlaşamadığı bir kızı var. Ama hep birlikte geliyorlar babası için annesine desteğe...
Diğer bir kızı rolünde ise benim "Natural Born Killers " dan beri hayranlıkla izlediğim ve pek beğendiğim Juliette Lewis var. O da nişanlısı ile beraber katılır babasının cenazesine....
Aile uzun zaman sonra cenaze için bir araya geldiklerinde, başlarlar birbirleri ve kendileri ile yüzleşmeye. Her türlü aile ve özel ilişkiler yatırılır masaya. Saklı kalan tüm gerçekler teker teker çıkar ortaya... Ki bu gerçekler yenilir yutulur şeyler değildir... Gerisi filmde saklı, izleyin derim.

(Broş bir harika bu arada)

Ben severek izledim filmi. Merly Streep en iyi kadın oyuncu dalında Oscar'a aday. Çok iyi bir iş çıkartmış ama, benim adayım Sandra Bullock. Gravity filmi ile muhteşem bir iş çıkartmıştı. O filmi de ayrı bir post yapacağım bir ara.

Filmin bendeki etkilerine dönecek olursak, aile ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha beynime kazıdım film sayesinde. Ve hiçbir sırrın gizli kalmayacağını... Annelerin belli etmeseler de gözlerinin sürekli çocuklarının üzerinde olduğunu, siz ne kadar saklamaya çalışsanız da, size dair her şeyden haberdar olduklarını, aklımın yine eremeyeceği bir şekilde bir kez daha anladım... 

Ve adı soğuk, kendi soğuk ölüm... Julia Roberts filmin bir sahnesinde kızına ".... die after me" diyerek, bir istem ve korkusunu belirttiğinde bittim zaten. Ne kadar zordur katlanmak, insanın canından çok sevdiği insanların, kendilerinden önce ölmelerini görmek. Çok iyi bilirim çünkü...
Neyse hüzün bulutlarını dağıtmakta fayda var. Zira bugün zaten hassasım, sevdiğim adamı bir iş seyahatine yolcu ettim, 4 gün ayrıyız, her an bir iki damla dökülüverir...

Filmde Merly Streep'in sürekli birilerine vermeye çalıştığı bir büfesi var, ona bayıldım. Kime teklif ettiyse kabul etmedi. Bana ver bana ver! diye seslendim ama duydu mu bilemem. Harika ahşap, eski bir büfeydi, çok hoşuma gitti. Bir de Julia Roberts'ın filmin son sahnelerine doğru kullandığı kamyonete bittim. Ben bu tarz kamyonetlere "Abbas" diyorum, emekliliğimde bir benzerini alıp, dağ tepe dolaşmak hayallerim arasında. Ama bizdeki benzin fiyatlarını düşününce pehhh! Filmin en kötü yanı ise Merly Streep'in çok fazla sigara içmesi, neredeyse elinde sigarasız hiçbir sahnesi yok gibi...

Velhasıl ailece oturup izleyebileceğiniz, her ne kadar dram olsa da güzel bir aile filmi.

Ailelerimizin kıymetini bileceğimiz, sağlıklı ilişkilerimiz olsun efendim...

Posted via Blogaway

29 Ocak 2014 Çarşamba

THE WOLF OF WALL STREET

Yönetmenliğini Martin Scorcese'in üstlendiği 2013 ABD yapımı bir biyografi...


Amerikan borsasında, 24 yaşında komisyoncu olarak işe başlayan, daha sonra da hırsları ve çok fazla para kazanma arzusu ile kendi yatırımcı firmasını kuran Jordan Belfort'un gerçek hayat hikayesinin beyaz perdeye uyarlanması. 
Jordan rolünü Leanorda DiCaprio'nun üstlendiği filmde, Jonah Hill, Kyle Chandler, Morgot Robbie ve Jean Dujardin gibi isimlerde yer alıyor. 


İlk olarak şunu belirteyim +18 bir film kesinlikle. Ailece oturup çoluk çocuk tombalak izlenecek bir film değil... Ve süre olarak da çok uzun. Hatta Mr. Spartacüs uykuya yenik düştü yarısında, tek başıma izledim.
90'larda geçen filmde Jordan, çok fazla değeri olmayan tahvilleri birçok yatırımcıyı kandırarak, çok kısa bir sürede zengin olur. Milyon dolarlar her gün leblebi gibi cebine dolmaya başlar. Ve lüx düşkünlüğünün zevkini sonuna kadar çıkartır.
Ancak işin stresi çok fazladır ve Jordan kısa zamanda sex ve uyuşturucu bağımlısı haline gelir. Tabii birlikte çalıştığı çok yakın çevresi de... Uyuşturucunun, alkolün su gibi aktığı sex partileri, her gün seans kapandıktan sonra alışkanlık haline gelir ve sabahlara kadar devam eder. Ama her hızlı çıkışın, hızlı bir de inişi olur...

Filmdeki abartılı partileri ögg diyerek izlesem de, Leonardo'nun oyunculuğu muhteşem. Bana göre bu yıl, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar'a en sağlam aday.

Çok fazla para adamı bozar dedirten bir film oldu bana. Ki fazla para dediğim de, harbiden keyfe keder ortalığa atılacak ve dönüp bakılmayacak kadar çok paradan bahsediyorum...Fırsat bulursanız, iyi bir oyunculuk izlemek için seyredin derim.

Hak edilmiş, gönlünüze göre paralarınızın olduğu günleriniz olsun efendim...










28 Ocak 2014 Salı

BAŞ AĞRISI ve VICKS

Yaklaşık 23 yıldır, gözlerimdeki asitgmat nedeni ile gözlük kullanıyorum. Gerçi günlük yaşamda pek fazla takmasam da, özellikle çalışırken, kitap okurken ve film izlerken mutlaka kullanıyorum.
Birkaç gün önce, bir kaza sonu gözlüğüm kırıldı. Sag olsun Mr Spartacüs üzerinde uyumuş fark etmeden...
Kırılan parçasının Antalya'da bulunmamasından kaynaklı tamirde kaldı 3 gün. Dolayısı ile de gözlüksüz kaldım. Geçtiğimiz Pazar günü, peş peşe 2 film izleyince de olanlar oldu. Feci bir baş ağrısı başladı. Peşine de mide bulantısı. Oldum olası ilaç içmeyi sevmem ama mecburen aldım hafif bir şey. Ama bana mısın demedi. Geberiyorum neredeyse ki kolay kolay da başım ağrımaz benim. 
Toplasam hayatımda bir elin parmaklarını geçmez ağrı yaşadığım zamanlar. Artık dayanmayıp tam hastaneye gidelim mi diyecekken, aklıma daha önce bir yerlerde okuduğum Vicks'in faydaları geldi.



Baş ağrısını kesmede de etkisi varmış. Bi deneyeyim dedim. Çok minik birer parça burun deliklerime, çok az da şakaklarıma sürerek biraz masaj yaptım. Sessizliğin hüküm sürdüğü bir ortamda uzandım biraz. 
Yok böyle bir şey... 5 dakika falan sonra etkisini göstermeye başladı. Ve 15 dakika sonra da baş ağrısından eser kalmadı. 
Eğer ciddi baş ağrıları veya migren şikayetleriniz varsa, deneyin derim. Hatta eğer sürekli migren ağrıları çekiyorsanız, evde mutlaka nane yağı da bulundurun. O da vicks gibi, hatta daha da fazla etkiliymiş ve aynı yöntemle kullanıyormuş.

Baş ağrısız günleriniz olsun efendim... 

27 Ocak 2014 Pazartesi

EN ÇOK SESİNİ ÖZLEDİM BABACIĞIM!

Sen gideli 22 Kış, 22 Yaz, 22 Bahar geçti babacığım...
Öyle amansız olmuştu ki gidişin, hala alışamadım, hiçbir zaman da alışamayacağım...
Sana dair o kadar çok şey var ki özlediğim...
Ama en çok sesini özledim...
Bir ses ver olur mu babacığım?

Anlatmak istediğim çok da şey birikti babacığım...
Çok sevineceğin bir haberim var sana. Bir torunun oldu. Adı Rüzgar...
Çatık kaşlı, sert bakışlı... Bazen sana benzetiyorum bu yönünü...
Ama aslan yürekli... Yan yan gülüyor bazı zaman... Senin gibi...
Karakteri çok güçlü, bu da tıpkı sen...

Ve benden de sana müjdeli bir haberim var babacığım...
Senin asi kızın, evleniyor!
Tanısaydın çok seveceğine emin olduğum bir damadın var...
Eğer ben erkek olarak dünyaya gelseydim, bana vereceğiniz isimde adı...
En çok o gün seni yanımda isteyeceğim...
Senden başka kimse olmasın istediğim için, sessiz sakin bir konsolosluk nikahı ile evleneceğim.
Fiziken gelemeyeceksin ama, gökyüzünden bana el salla olur mu babacığım...
Senin için o gün gökyüzüne renkli balonlar uçuracağım, bir öpücük misali konacaklar ellerine ve yanaklarına... Saygı, sevgi ve hasretle...

Annemi merak etme olur mu babacığım..
Şu an torunu ile haşır neşir.  İyi geldi torun sevgisi O'na..
Biliyorum sessiz isyanısın sen O'nun...
İçin için çok özlüyor seni...
Sessiz sessiz seni anlatıyor torununa, masal misali...
Geceleri yanağına öpücük koymayı ihmal etmiyorsun hissediyorum...

En çok sesini özledim babacığım...
Bir ses ver olur mu?


Seni çok ama çok seviyorum canım babacığım...