11 Şubat 2014 Salı

MİSSSGİBİ BİR KONUK VE YEMEK ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Zaman zaman; sevdiğim ve takip ettiğim bloggerlar, kitaplarını okuduğum yazarlar ve sürpriz konuklarla yaptığım keyifli söyleşileri burada yayınlayacağım. 

İlk söyleşiyi yemek bloggerları arasından, en sevdiğim ile yaptım. Birbirinden güzel tarifleri, hiç bitip tükenmeyen enerjisi ile http://www.misssgibi.com/ blogunun sahibi sevgili Zerrin konuğum oldu. 

Enerjisine hayranım... Kaşla göz arasında öyle leziz ve missss gibi lezzetler hazırlıyor ve anında paylaşıyor ki, benim daha yemek konusunda çok yolum var diyorum kendime. Sizler de renkli bir kişilikle tanışmak, birbirinden lezzetli pratik yemek tarifleri; renk renk kekler, sevimli kurabiyeler ve şip-şak börekler öğrenmek isterseniz http://www.misssgibi.com/ buradan ya da Facebook sayfasından takipte kalın. 



Evet, şimdi kendisi ile sohbetimize buyurun efendim...


Merhaba Zerrin, Hoşgeldin!
- Merhaba! Hoşbuldum :)

- Öncelikle seni tanımayanlar için bize kısaca kendinden ve bloğundan bahseder misin?                                       -- Adım Zerrin Damgacı Tomruk. 76 Almanya doğumluyum. Bolu Mudurnuluyum. İstanbul Ün. İktisat Fakültesi mezunuyum. 4 yıl Kıbrıs'ta yaşadım. Kıbrıs'ın bize armağanı oğlum Ada oldu. 14 yıllık profesyonel iş yaşamının ardından, Ada ile birlikte olabilmek için ayrıldım. Misssgibi.com ise 8 yıllık ve ağırlıklı yemek tariflerinin olduğu bir blog. Ama bunun dışında blogumu gezi günlükleri, okuduğum kitaplar, seyrettiğim filmler, günlük hayata dair yazılar, aklıma estikçe yazdıklarım gibi kategorilere ayırabilirim.

- Blog yazma fikrin nasıl gelişti ve hayata geçirdin? Takip ettiğin bloglar var mıydı?
- Kıbrıs'ta yaşamaya başladığım dönemde ailemin ve arkadaşlarımın bizden haberdar olması, ne yiyip ne içtiğimizi görmeleri için açtım Misssgibi.com’u. Başkaları tarafından takip edilmeye başladığımı fark ettiğim anda her şey değişti. :)) Elbette takip ettiğim bloglar vardı. Portakal Ağacı gibi. :)

- Mutfak ve yemeklerle olan keyifli yolculuğunun temeli nereye dayanıyor? 
- Çocukluk ve gençlik yıllarımda kalabalık bir ailede büyüdüğüm için pek iş düşmezdi bana. Ananeciğim, anneciğim sağ olsun.  Ablam çok yetenekliydi pasta börek konularında. Rahmetli ananeciğimin el lezzetine diyecek yoktur. Aynı şekilde annem de çok yeteneklidir. Böyle olunca size yumurta bile kırdırmazlar. Zaten aklınıza bile gelmez :) Ama annemlerin evde olmadığı bir gün arkadaşımla bizim evde poğaça ve kek yaptığımı hatırlıyorum. Kullandığım rendenin yıkanmayacağını düşündüğüm o günle alakalı aklımda kalan şey, rendeyi çöpe attığımdır. :) Annem uzunca bir süre rende aramıştı. :))

- Nasıl bir profilde okuyucu kitlen var?  İlişkin nasıl okuyucularınla?
- Benim okuyucu profilim; kendini geliştirmeye çalışan, espriden anlayan, sıcakkanlı insanlardan oluşuyor. Blog yazmaya başladığım ilk günden bugüne beni takip eden okuyucularım var mesela. Yazmaya ara verdiğim, sesimin çıkmadığı zamanlarda benim için telaşlanıp e-maille “Nasılsın? Ses ver!” diye soran insanlar... Alışveriş merkezinde Ada'yı tanıyıp “Misssgibi değil mi?" diye yanıma gelip kendini tanıtanlar, eczanede ilaç alırken ses tonumdan (yaptığım yemek çekimleri neticesinde) tanıyıp “Siz Misssgibi'nın yazarı mısınız?” diye soranlar, gibi gibi.. Ben insanlarla iletişimi çok seviyorum. Yüzlerini görmesem de okuyucularımın bazılarını tanıyorum, hatta öyle ki evlerinde ne yemek piştiğinden, çocuklarının hasta olup olmadığına kadar... Sayısı çok fazla olmasa da erkek okuyucularım da var. :)

- Kendine ilk pişirdiğin yemek neydi?
Ben üniversite hayatım boyunca salça ekmek ekolünden gelen bir insanım. “O ne?” diyeceksiniz. Yumurta dahi kırmayan salça ve ekmekle beslenen bir insan düşünün o benim. Yemek yapmaya başlama yaşım üniversiteyi bitirip iş hayatına girdiğim zamanlara dayanıyor. O dönemden sonrada fazla cesur davrandım. Önüme gelen her tarifi denedim. Hiç çekinmedim. etrafımdaki insanlarda çok fazla yemekten anlamadıkları için yaptığım ve ekmek diye yedirdiğim peksimetimsi şeylere seslerini çıkarmayıp beni motive ettiler :))

- Bloğunda yayınladığın ve tarifi sana ait ilk yemek neydi? Ve nasıl tepkiler aldın?
Blogumda ilk yayınladığım tarif Fransız ekmeği tarifidir. İlk yazılarımı pek kimse okumadığı için pek tepki almadım. :)) 

- Mutfakta olmazsa olmazların nelerdir?
Demir döküm tavamı, bıçağımı çok severim bir de önlük olmazsa olmazımdır. 


- Yemek yapmayı sevmeyen okuyucular için, neler önerirsin? Nasıl bir hale getirsinler ki yemek yapma işini, keyifli bir hal alsın? Senin yemek yaparken herhangi bir ritüelin var mıdır?
- Şimdi bazı insanlar vardır, yemek yemeyi sevmiyorum derler. Hiç anlamam. Yani bir insan nasıl yemek yemeyi sevmez diye sorarım kendime. Halen cevabını bilmiyorum. Yahu yemek yemek hiç sevilmez mi. :))). Yemek yapmayı sevmemeyi de bu nedenle anlayamıyorum. Çünkü ben inanılmaz keyifli zaman geçiriyorum mutfakta. Benim için en önemli şey mutfağın temiz olmasıdır. O yüzden mutfağa girmeden önce mutlaka mutfağı güzelce temizlerim. En önemli tavsiyem şu olur:  En sevdikleri bir tarifi zor olduğunu düşünseler de denesinler adım adım uygulasınlar. Bir kez başardıktan sonra sürekli yapmak isteyecekler...

- İyi yemek yapmanın püf noktası nedir sana göre? Başarının sırrını bizlerle de paylaşır mısın?
- İşin kimyasını bilmekten ve hissetmekten geçiyor. Eğer elinize tarif alıp uygulayacaksanız adım adım uygulamalısınız. Her şeyi tam yaptığınızı düşünüp evde yok diye 4 yumurta olan tarife 1 yumurta kırarsanız o tarifin tutmayacağı bellidir. Çünkü her malzemenin o tarifte bir olma nedeni vardır. Eğer kendiniz birşeyler uyduracaksanız neyin neyle yakışacağını hissederek koyun. Çıkan sonuçtan da rahatsız olmayın. :)) Unutmayın o sizin eseriniz. :))

- Dünya mutfaklarını takip eder misin ve en sevdiğin mutfak neresi?
- Etmez miyim. Bayılırım değişik mutfakları tatmaya, yapmaya, denemeye.. 6 ay eğitim aldım Dünya Mutfakları üzerine. Çin, İtalyan, Fransız mutfağı ile ilgilendim. İtalya'da kısa süreli bir eğitimim oldu. Çok sevdiğim yüzünü görmediğim ama çok değer verdiğim rahmetli Esra (büyüleyen mutfak kokusu) ile birlikte çıkardığımız Kevgir dergisinde Dünya Mutfakları köşesini hazırladım. En sevdiğim mutfak Türk Mutfağından sonra İtalyan Mutfağıdır. 

- Peki Türk şeflerden kimleri başarılı buluyorsun?
Takip ettiğim ve başarılı bulduğum şefler, Özgür Şef, Yunus Emre Akkor ve Ömür Akkor kardeşler...

- Sana göre, yemek yaparken doğru bildiğimizi sandığımız ama aslında yanlış olan neler var?
Mesela zeytinyağlılara neden şeker katıldığını bilmeden domates olsun olmasın şeker katılır. Yanlış!... Sadece domates olan yemeklere katılmalıdır. Şeker asidi bloke eder.
Zeytinyağı, kızartmalarda kullanılmaz denilir. O da yanlış bir bilgidir. Tamamen ABD mısır üreticilerinin Türkiye gibi gelişmekte olan Akdeniz ülkelerine dayattıkları bir saçmalıktır. Doktorlar para ile satın alınıp böyle saçmalıklar uydurulmuştur.

- Osmanlı ve saray mutfağı ile günümüz Türk mutfağı arasında ne gibi farklılıklar görüyorsun? Biraz tembelleştik mi sence de? 
Hazır gıdaların yoğun şekilde kullanıldığını düşünüyorum. Reklamlarla, pazarlama stratejileriyle tüm mutfaklara girmeyi başardılar. Evde yapılabilecek en basit şeyler de bile hazır ürünler tercih edilebiliyor. 

- Obezitenin maalesef giderek artmaya başladığı toplumumuzda, annelere neler önerirsin? Sen oğlun Ada’nın beslenmesinde nelere özen gösteriyorsun?
Bizim Ada ile yemek maceramız kitap olabilecek düzeyde. :) Ada 20 aylık olana kadar anne sütü aldı. 4. ayda ek gıdaya başladık. Herşeyini evde yapmaya çalıştım. Peynirinden yoğurduna, ekmeğinden bebe bisküvisine kadar. Elbette hazır kullandığım ürünler oldu. Ada 1 yaşına kadar her türlü besini yedi. Enginardan kerevize kadar. 1 yaşında aynı anda 4 dişi gelince beslenmesi tamamen bozuldu. Ve 6 ay boyunca neredeyse sadece yoğurt çorbasıyla beslendi. Meyveyi her zaman sevdi. Ardından yemek seçmeye başladı. Şu anda okula başlamasıyla birlikte o yemek seçme dönemini de atlatmaya çalışıyoruz.  Ada'ya mevsimi dışında birşey yedirmemeye çalışıyorum, Abur cuburdan uzak tutuyorum. Zaten öyle çok abur cubur seven, pasta börek seven bir çocuk değil. 

- Yapmaktan en keyif aldığın bir tarifini bizlerle paylaşır mısın?
- Aslında hepsi diyebilirim. Yapmaktan ya da yemekten keyif almadığım hiçbir yemek yok gibi neredeyse. Ama İtalyan mutfağından Ravioli (İtalyan Mantısı) biraz daha özeldir benim için.


- Tarifi için bloğa bir göz atıp geri dönelim hemen : ) http://www.misssgibi.com/ravioli-italyan-mantisi/ 
Son olarak şunu sormak istiyorum. Eminim benim gibi bunu merak eden birçok takipçin vardır . Birbirinden leziz çok fazla tarifin var. Bunları bir kitapta toplamayı düşünüyor musun? Ya da kendine ait bir restoran hayalin var mı?
Bir kitap projem var. Çocuk yemekleri üzerine... Yayıneviyle anlaştık. Ama maalesef benim yavaşlığım ve birçok işim nedeniyle askıda. 

Umarım en kısa sürede zaman yaratıp, hayata geçirebilirsin. Heyecanla bekliyoruz! 

Tüm samimiyetinle konuk olduğun için çok teşekkürler. Misssgibi lezzetlerinle tekrar buluşmak dileği ile hoş ve mutlu kal...



5 yorum:

  1. Çok keyifle okudum. bende ilgi ile izliyorum Zerrin in enerjisini.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler @nursevincelezzetler

    YanıtlaSil
  3. Çok keyifli bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, harika sorular hazırlamışsın beyza. Ben cevaplarken çok keyif aldım. Umarım okuyanlarda aynı keyifi almışlardır. Çok teşekkürler. Sıcacık sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Adsız teşekkürler..

    Sag ol Zerrin. Asil ben teşekkür ederim. Kitabını bekliyoruz hepimiz :)

    YanıtlaSil